суббота, 15 сентября 2012 г.

Azerbaycan’ın Bağlantısızlar Hareketi Zirvesindeki Başarıları ve Ermeniler

Azerbaycan’ın Bağlantısızlar Hareketi Zirvesindeki Başarıları ve Ermeniler

06.09.2012 11:30 Yerel saatı | 08:30 Dünya saatı Azerbaycan subayı Ramil Seferov’un Azerbaycan’a iade edilmesi ve akabinde Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından affedilmesi sonrasında gerek Ermenistan, gerekse Ermeni diasporası basını histeriye kapılmış durumda ve şaşkınlık içindeler.
Azerbaycan devletinin gücünün ve saygınlığının, Azerbaycan halkının inancının ve iradesinin bir nevi gövde gösterisine dönüşen bu olay Ermenistan’ın, Ermeni milliyetçilerinin ve onları himaye edenlerin ilahi adalet karşısındaki aczini ve başarısızlığını da ortaya koymuş oldu.
Bu olay, uluslararası camiada hak ettiği yerlere gelen Azerbaycan’ın adil tutumu karşısında Ermeniciliğin aldığı yeni bir darbedir. Yalan ve iftira üzerine kurulu Ermeni propagandası bu tür darbelerden daha çok alacağa benziyor.
Seferov’un Azerbaycan’a iade edildiği gün, yani 31 Ağustos’ta Ermeniler uluslararası alanda bir yenilgi daha aldılar. Bu, Bağlantısızlar Hareketinin aynı gün Tahran’da sona eren 16. Zirvesinin aldığı kararla ilgilidir. Her ne kadar Ermeni medyası ve siyaset bilimcileri bu konuda susmayı tercih etseler de, Azerbaycan diplomasisinin başarısı karşısında Ermenilerin bu zirve toplantısında aldıkları yenilgi Ramil Seferov’un Azerbaycan’a dönüşünün Ermenistan’da neden olduğu tsunami etkisinden hiç de daha az etkiye sahip bir olay değildir.
Bilindiği üzere, Bağlantısızlar Hareketi, BM’den sonra en büyük katılıma sahip uluslararası kuruluştur ve 120 üyesi bulunan bu kuruluş BM ülkelerinin yaklaşık üçte ikisini kapsıyor. Bu kuruluşun aldığı kararı, aslında, BM kararlarına eşdeğer bir karar olarak da nitelemek mümkün. Dolayısıyla, Ermeni siyaset bilimcileri ve Ermenistan diplomasisi bu zirve toplantısının çalışmaları konusunda belli ölçüde kuşkulu ve endişeliydiler.
Azerbaycan diplomasisinin kararlı ve tutarlı faaliyetinin sonuç olarak, zirvenin sonuç bildirgesinde Azerbaycan’ın haklı tutumunu teyit eden madde yer aldı. Söz konusu bildirgenin 391. maddesinde şöyle deniliyor: “Devlet ve hükümet başkanları Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının çözümsüz kalmasından, onun bölgesel ve uluslararası güvenliğe tehdit oluşturmaya devam etmesini esefle karşıladıklarını ifade ettiler. Onlar BM Şartı ile tespit edilen güç kullanmama ilkesinin önemini bir kez daha teyit ederek taraflara sorunu Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğü, egemenliği ve uluslararası belgeler çerçevesinde görüşmeler yoluyla çözüme kavuşturulması için çabalarını sürdürme çağırısında bulunuyor.”
Zirveye, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan başkanlığında katılan Ermenistan heyeti yukarıda ifade edilen maddenin zirvenin sonuç bildirgesinde yer almasını önlemek için büyük çaba sarf etseler de sonuçta bunu engelleyemedi.
Hiç kuşku yok ki, Nalbandyan, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile yaptığı görüşmelerde bu konuya değinmişti. Nalbandyan bu görüşmelerden bir sonuç alamayınca da Zirvenin kapanışı öncesinde bir konuşma yaparak, Azerbaycan’ın önerdiği maddeyi desteklememeleri için Bağlantısızlar Hareketine üye ülkelere çağrıda bulundu.
Zirve katılımcılarının sözlerine göre, Nalbandyan kürsüye çıktığında Ramil Seferov’un affedilmesi haberi artık Ermenistan heyetine ulaşmıştı ve heyet ne yapacağını şaşırmış durumaydı. Bu şaşkınlık ve tereddüt hali Nalbandyan’ın konuşmasında da hissediliyordu.
Ermenistan heyetinin Sonuç Bildirgesi’nin ilgili maddesine karşı çıkmasının önemi ve nedenleri bulunuyordu. Zira birkaç satırdan oluşan bu madde, Ermenistan’ın bölgede saldırgan ve çatışmacı bir politika yürüttüğünün 120 ülke tarafından teyit edilmesi anlamına geliyor.
Ermenistan yetkilileri ve siyaset bilimcileri saygın uluslararası kuruluşlardan olan İslam İşbirliği Teşkilatının Azerbaycan’ın haklı tutumunu destekleyen kararlar almasını İslam dayanışmasına dayandırmaya çalışıyorlar.
Bağlantısızlar Hareketinde ise İslam ülkeleri çoğunluğa sahip değiller ve bu kuruluşun üyeleri dünya ülkelerinin büyük bölümünü oluşturuyorlar. Dolayısıyla 391. maddenin Sonuç Bildirgesi’ne dahil edilmesi dünya devletleri büyük çoğunluğu tarafından Ermenistan’a karşı atılan adım oldu.
Kabul edilen maddede Ermenileri rahatsız eden şu hususlar yer almaktadır:
- çatışma Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki bir çatışmadır. Ermenistan dışişleri bakanı konuşmasında çatışmayı Dağlık Karabağ Ermenileri ile Azerbaycan yönetimi arasındaki sorun olarak sunmaya çalıştı;
- Ermenistan yüzünden devam eden bu çatışma bölgeyi ve uluslararası toplumu tehdit ediyor;
- uluslararası ilişkilerde güç kullanmama ilkesinin temel alınması gerekir;
- sorunun Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğü, egemenliği ve uluslararası düzeyde tanınan sınırlar çerçevesinde görüşmeler yoluyla çözümlenmesi gerekir.
Bu hususlardan her biri Azerbaycan için büyük önem taşımakla birlikte, Ermenistan’a da ağır birer darbedirler. Ermenistan dışişleri bakanının bunu önlemek için konuşmasında ortaya attığı saçma iddiaları Zirve katılımcılarından hiçbiri ciddi argüman olarak kabul etmedi.
Ülkesinin saldırgan ve çatışmacı politikalarını haklı çıkarmaya çalışan Nalbandyan Azerbaycan’ın tutumunu “uluslararası hukuk ihlali” olarak nitelemeye çalıştı. Ancak 120 ülke temsilcisinin Ermeni bakanın itirazlarını kabul etmemesi, uluslararası hukuku kimin ihlal ettiğini ortaya koymaktadır.
Nalbandyan konuşmasında, Sonuç Bildirgesi’ndeki 391. maddenin Azerbaycan’ın dayatması olduğunu, Azerbaycan’ın bir yıla yakın bir süredir Harekete üye olmasına rağmen bu üyeliği suiistimal ettiğini, Azerbaycan’ın Harekete üye ülkeleri kandırmaya çalıştığını ve Hareketin faaliyetini uluslararası camianın tutumu ile karşı karşıya getirdiğini belirtti.
Nalbandyan, sorunun çözümü için Azerbaycan tarafının sunduğu öneride halkların kendi kaderini tayin etme hakkı ve “Dağlık Karabağ sorunu” ifadesine yer verilmediğini söyleyerek, Azerbaycan’ı etnik hoşgörüsüzlük, ırkçılık propagandası yapmak ve sürekli olarak savaş açıklamalarında bulunmakla suçlamaktan da geri durmadı.
Başka bir devletin topraklarını işgal eden, diğer komşularına yönelik toprak iddialarını sürdüren bir devletin dışişleri bakanı, işgal altındaki topraklarını kurtarmak için ordusunu güçlendiren Azerbaycan’ın bölgesel ve uluslararası barış için bir tehdit olduğunu savundu.
Belli umutlarla yapıcılıktan uzak geleneksel parodilerini dile getiren Ermeni bakanı, yanındaki Ermeni diplomatlar dışında kimse ciddiye almadı ve söyledikleri havada kaldı.
Zira işgalin, saldırganlığın ve uluslararası baskıların olmadığı bir yenidünya düzeni fikri Zirvenin temel konularından biriydi. Nalbandyan’ın tutarsız konuşması ise bu düşüncelerden uzaktı ve dolayısıyla, Ermenistan’ın dünya düzenine bakışı dünya çapında bir kez daha yalnızlığa mahkûm oldu.
Aslında bunda şaşılacak bir durum yok. Şaşılması gereken, Ermenistan yetkililerinin halen modern dünya realitelerinden uzak olmaları ve bu realiteleri kendi istekleri doğrultusunda yönlendirebileceklerini düşünmeleri.
İşin daha ilginç olan tarafı ise, Ermeni siyaset bilimcilerinin de dünya gerçekliklerinin dışında sanal bir dünyada yaşıyor olmaları, olaylara kendi sanal düşünceleri ile yaklaşmaları ve böylece, dünyadaki gelişmelerle ilgili kendilerine özgü tahminlerde bulunmaları. Kendilerini deneyimli siyaset bilimcisi olarak gören Ermeni uzmanların tam da bahse konu zirve toplantısı ile ilgili yorumlarındaki ilkelliğe şaşmamak elde değil.
Örneğin, Ermeni siyaset bilimcilerinden Sergey Şekeryan zirvenin Azerbaycan’a hiçbir şey kazandırmayacağını kanıtlamak için bir tarafını yırtıyor. Şekeryan “yorumlarının” birinde Azerbaycan Cumhurbaşkanının zirve toplantısına katılmamasını şöyle değerlendiriyor: “Azerbaycan Cumhurbaşkanının Bağlantısızlar Hareketinin Tahran Zirvesine katılmamasını, büyük ihtimalle, şu noktada aramak gerekir ki, İran bu toplantıya Ermenistan ve Rusya başta olmak üzere çok sayıda ülke temsilcisini davet etti ve onların Azerbaycan Cumhurbaşkanına söyleyecekleri çok sözleri var.
Dolayısıyla da Azerbaycan Cumhurbaşkanının İran’a ziyaretten kaçınmak zorunda olduğu açıktır. Öte yandan, Ermenistan Cumhurbaşkanının gözlemci sıfatıyla bile olsa zirveye katılacak olması da dikkate alındığında, Azerbaycan’ın bu toplantıyı kendi propagandası için uluslararası bir kürsüye dönüştürmesi zor gözüküyor.” Sekeryan’ın yazdığına göre, güya Sarkisyan ve saydığı diğer devlet temsilcileri Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in bazı soruları somut şekilde cevaplamasını isteyeceklermiş.
Bu siyaset bilimcinin Azerbaycan’la ilgili söylediklerinin Bağlantısızlar Hareketi Zirvesinde ne kadar doğru çıktığını kendisi de değerlendirebilir. Zirve toplantısını kimin propaganda kürsüsüne dönüştürmeye çalışmasını ise, Nalbandyan’ın konuşmasından görmek mümkün. Azerbaycan’ın gücü, saygınlığı ve haklı tutumu en az 120 devlet tarafından desteklendiği için, ilave bir propagandaya gerek de duymuyor.
Zira Azerbaycan kendi tutumunda haklı olmanın yanı sıra, kimseye savaş açmadı, hiçbir ülkenin topraklarını işgal etmedi. Azerbaycan, Ermenistan da dâhil, tüm komşuları ile barış ve karşılıklı saygı ortamında yaşamak istiyor. Halkların ve devletlerin gelişimi de özellikle etkin işbirliği ile mümkündür.
Nesrin Süleymanlı
F.V. 

 http://1news.com.tr/yazarlar/20120906110808006.html

Комментариев нет:

Отправить комментарий