понедельник, 12 марта 2012 г.

Kafkasya’da Mikro Milliyetçilik Kaynaklı Çatışmalar



SSBCnin çöküşünden sonra, Kafkazda bir takım sorunlar ortaya çıktı. Eski Sovetlerde Çoğu egemen Avrasya cumhuriyetleri bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu nedenle, yeni bir jeopolitik durum oluştu: Bölge, Doğu Avrupa'dan Çin sınıra ve Sibiryadan Güney Asya'ya kadar uzanmıştır. Bunlara, siyasi, ekonomik ve demokratik sorunlar eklendi ve ilgili ülkeler arasında etnik çatışmalar ortaya çıktı. Eski SSBC`nin çözülmeyen etnik sorunları, çöküşünden sonra daha da arttı ve bir etnik trajediye dönüştü. Bu nedenle, "dondurulmuş çatışmalar" ortaya çıktı. Aslında, bu çatışmalar sadece Sovyet ideolojisinin faydasızlığını göstermedi aynı zamanda bağımsızlığını yeni elde etmiş devletlerin içerisinde büyük sorunlar olarak ortaya çıktı. Azınlıkların bağımsızlıklarını istemeleri bir diğer tarafta çatışmaya yol açtı.



Bu çatışma, zaman ve yer nedeniyle bölgesel güçlerin dikkatini çekti. Devletler bölgede kendi üstünlüklerini istedikleri gibi kurmak ve farklı bir şekilde çözüm sürecine ulaşmayı arzu ettiler. Bu, tabii ki, sürecin uzanmasına sebeb oldu. Bu, “Ne Savaş Ne Barış” durumu, hem sorunun tarafları, hem de diğer ilgili ülkeler için çok tehlikelidir. Bu durum, tehlike altındaki bütün bölge için geçerlidir.

Önemlİ Kelİmeler

Güney Kafkas, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcüstan, Rusya, çatışma çözümleri, dondurulmuş çatışmalar, Johan Gaulting.





rİş

Modern dünyamızda dünya ırklarının milli güvenliklerinde ciddi bir takim problemler vardır. Fakat dünya ülkeleri gelişdikçe bu problemler azalmak yerine farklı bir yapıda ve etkili bir biçimde kendini göstermektedir. Bu problemlerin arasında şimdiki ekonomik kriz, enerji sorunları, terrorizm, narkotik, insan pazarı ve bir çok başka problemler gösterebiliriz. Bu problemlerden biri ise milli-etnik sorunlarıdır. Bazı durumlarda bu problemlerin her biri toplum için risk karakteri alır ve hatta askeri operasyonlara müsade edebilir.
milli-etnik problemleri bir ülkenün milli güvenliği için en önemli yönlerinden  biridir. Bildiğimiz gibi, her ülkenin milli güvenliğinin siyasi, harbi, iktisadi ve başka yönleri vardır. Bu yönlerde  devletin strateji politikası düzgün kurulmazsa, devletin güvenliği ve yaşaması sürmez. Her ülkenin iç ve dış politikasında da asıl amac  ülkenin güvenliği ve vatandaşlarının guvenli yaşamalarıdır. Milli-etnik sorunları hali hazırda ülkelerin güvenliğini temin edilmesinde aktual yönlerden birine dönüşmüşdür. Çünkü dünyanın öyle bir ülkesi yok ki orada etnik azınlık yaşamasın. Bu etnik azınlıklar ülkenin siyasi, iktisadi ve kültürel hayatına entegrasyon edilmesin, bu azınlıkların siyasi ve sosyal etkinliklerinin ve milli ihtiyaçları temin edilmezse etnik gruplar arasında parçalanma ve sonuç olarak toplum arasında bu parçalanma genişleyebilir.

Güney Kafkasda milli güvenlik

Genelde milli etnik problemlerin yaranması ülkenin milli güvenliğinin diğer elementleri ile sık bağlıdır. Eğer milli güvenliğin her hangi bir elementleri toplum hayatında düzgün temin edilmezse, bu milli güvenliğin diğer elementlerinin, o cümleden etnik güvenliginin probleme dönüşebileceğine yol açabilir. Fakat, milli-etnik meselesi, dini mesele gibi milli güvenliğin diğer elementlerinden kendi piskolojik hassaslığından dolayı farklıdır ve onun için bu meselenin hallolması devlet tarafından özel hassasiyetle talep olunuyor. Çünkü milli-etnik hisslerde spekulasyon edebilme imkanları daha fazladır. Etnik grubun, nerdeyse çoğunluğu etnik-milli hislerle yaşamaktadırlar ve grupta etnik köklere bağlılık ise adeten güçlü oluyor. Ne taraftan yakınlaşmasına bakmayarak milli-etnik meseleyi kabartmakla bütün etnik grubu bu mesele çevresinde seferber etmek ve bu etnik grupun gücünü idare edebilmek mümkündür.

Bu da etnik-milli meselenin gündeme ne amaçla getirilmesinden asılıdır. Denemeler  gösteriyor ki, etnik-milli meseleler etnik grupların kültürel-sosyal etkinliğin artırılması, milli değerlerin canlandırılması, gruplararası integrasyonun genişlendirilmesiyle bağlı gündeme getirilirse, o zaman bu prosesi sulh ve verimli durumda idare etmek mümkündür. Diğer taraftan, milli-etnik hisler etrafında ki araştırmalara göre bu hislerde yardımcı gibi, tüm toplumun çıkarları için kullanılabilmesi mümkündür. Ama başka bir deneme de var ki, bu zaman milli-etnik meselerinde milliyetçi hislerin teşfik edilmesi ve bunun neticesi, toplum dahilinde parçalanmanın yaranması için istifade edilir. Bu durumda etnik grupların şovenist hisleri artıyor ve toplumda dağıtıcı bir güçe çevriliyor.

Eğer etnik grup bu zaman diş desteğe ümid ederse, o zaman dış güçlerin siyasi vasıtasına çevrilir. Bunu Güney Kafkasyada baş veren etnik-milli proseslerde bile görmek mümkündür. Başka bir anlamda, Güney Kafkasın kişiliğinde görmek mümkündür. Kafkasın bir parçası gibi Güney Kafkas da etnik zenginliyiyle farklanıyor. Burada, küçük bir arazi de onlarca etnik grupun mevcut olduğunu görebiliyoruz.

Tabii ki, bu etnik grupların her birinin etnik-milli kökleri, külturel gelenekleri ve milli özlüğü mevcuttur. Bu etnik gruplar küçük bir bölgede birlikte yaşadıkları için onların arasında entegrasyon eğilimleri olduğu gibi, her biri kendi milli kimliklerini de korumaya çalışıyorlar. Mesela, Azerbaycan Cumhuriyetinin kuzeyinde ve kuzey-doğusunda, Gürcüstan Cumhuriyetinin batısında çoklu sayıda etnik gruplar yaşamaktadır. Etnik içeriğin çeşitlerine göre Güney Kafkası ve o cümleden de Kafkası etnik münasibetlerin sıralaması da diyebiliriz. Bu etnik muhtelifliğin zenginliyi de etnik-milli meselelerin çözümüne son derece ciddi ve esaslandırılmış şekilde bakılmasını talep ediyor. Çünkü bir etnik grupun etnik-milli meselesinin düzgün çözülmesi zinciri şekilde diğer etnik gruplar arasında da bir gerginliğe getirebilir. Güney Kafkasın malik olduğu geostrateji konumuna göre ise burada bir etnik-milli problemin düzgün çözülmesi yalnız bölge için değil, bütünlükde dünya için ciddi tehlikeye yol açabilir. Güney Kafkasda etnik-milli zemininde olan süreçler bunu da onaylamıştır.

Güney Kafkasyada ethnik-milli münasibetleri ve sebepleri

Şübhesiz ki, hazırda Güney Kafkasiyada geçerli etnik-milli münasibetlerde agresiflik ve ayrımcılık meyilleri çok teesüf ki, daha kabarık şekilde göze çarpmaktadır. Bu da ister istemez bölge halklarını ve öylece de dünya halklarını ciddi rahatsız etmektedir. Çünkü bu bölgede sabitliğin yaranması bütünlükle Avrupada sabitliğin ve tehlükesizliğin yaranmasına, Avrupa ile Asya arasında her tarafli bütünleşmenin genişlenmesine artı etki gösterebiliyor. Hiç şübhesiz ki, Güney Kafkasda etnik-milli problemlerin meydana gelmesinin ciddi sebepleri vardir.

Kafkasyada bolşevizm ideolojisi

Özellikle, SSCB-nin ve geçmiş sosyalist blokun dağılması gösterdi ki, etnik-milli münasibetler alanında komunist düşüncesinin yanaşmasi hiç de doğru olmamişdir. Mesela, SSCB arazisinde benzersiz sovyet adamlarinin terbiye edilmesi, adı altında çok sayılı halkların milli-örf adetlerinin ve değerlerinin gelişmesi dikkate alınmıyordu. Milli kimliklerin inkar edilmesi, komunist geleceğe inanan ve benzersiz düşünce esasında formalaşan insanlar sovyet siyasetinin en önemli amacıydı. Bolşevizm ideologları tahmin ediyorlardı ki, milli farklar aradan kaldırılmakla uluslararası bir insan geleceğin sahibi olacaktır. Onun için halkların milli özgünlüklüğü dikkatten kenar kalmişti, genel değerler tüm milli-etnik gruplara kabul ettirmek için uğraşiyorlardı.

Tüm bu ideoloji baskılara bakmayarak SSCB yapısında olan tüm etnik benzersizler, Güney Kafkas arazisinde olan etnik gruplar da mümkün yollarla kendi milli köklerine bağlılığını korumak için uğraşıyorlardı ve onların gerçekleşmesi için çözümler arıyorlardı. Milli-kültürel köklerin dönmek isteyen çok sayılı etnik grublar SSCB dağıldıkdan sonar kendi isteklerini gerçekleştirmeğe çalıştılar. Güney Kafkasda da bu durum oldu. SSCB-nin ve onun güvendiği komunist ideolojisinin dagılmasıyla bu bölgede ki etnik-milli grupların hepsi kendi milli hislerinin aşırı vurgulanması için daha serbest imkanlara sahib oldular. Onu da dikkate almak lazım ki, milli-etnik grupların ulusal gelişmesi için karşıya çıkan meseleleri kısa sürede çözmek mümkün değildi. Bu da devletlerin siyasetinde özel yanaşmayı talep ediyordu.

Bildirmek lazım ki, etnik grupların zenginliği ile farklanan Azerbaycan da ve Gürcüstan da bu meseleye olumlu bakılmasına gayret gösterdi. Bakmayarak ki, bu cumhuriyeti bu istikametde ciddi bağımsız tecrübe o kadarda fazla değildi. Bazı olaylarin olmasına bakmayarak, Gürcüstan ve Azerbaycan da milli-etnik kültürel merkezler yaradıldı, etnik grupların merkezi hakimiyet organlarında temsil olunmasına dikkat artırıldı, milli dillerde yayın organları ve kitaplar basıldı, milli dilde eğitim artırıldı. Belirtiğimiz eyitiler ise çok zaman milli-etnik siyaseti gerçekleştirmeye atınan kişilerin tecrübesizliğinde, bazen de sorumsuzluklarından doğuyordu.

Agresif milliyetçiliğin ve arazi ayrımcılığına dönüş şebepleri

Bunlarla beraber etnik-milli münasibetlerin asıl milliyetci ve agresiv ayrımcılığa dönüşme hallerinde de Güney Kafkasda görmek mümkündür. Artık bütün dünya toplumuna malüm ki, Güney Kafkasda milli-etnik süreclerin radikalleşmesi çok sayılı insan kaybına, etnik temizlenmeye, toprak işgallerine ve cumhuriyetlerine toprak bütünlüklerinin parçalanmasına neden olmuştur. Etnik-milli çatışmalar yüzünden şimdi Güney Kafkasyada yaranmış durum Balkanlar kadar dünya toplumununu rahatsız ediyor. Şübhesiz ki, hiç bir devlet istemez ki, onun topraklarında milli-etnik münasibetler agresif milliyetçiliğe ve milli ve arazi ayrımcılığına dönüşsün. İlk olarak, devletin yeterince zayıf ve bunun neticesi ki, etnik-milli münasibetlerin aşırı milliyetçiliğe dönüşmesinin zamanında ve kesinlikle önlem alınmamasıdır; Ikinci olarak, yabancı devletlerin ve güçlerin çıkarlarının korunması için ülke dahilindeki duruma denetleme çabaları ve bu anlamda etnik çatışmaların teşvik edilmesi; Üçüncü, ülkeye karşı dış arazı iddialarının güçlenmesi. Sonunda dördüncüsü, etnik grupların karşısına koyduğu amaç esasıda süreclerin kontroldan çıkmasına neden olabilir.



Rusyanın Kafkasya ile ilgili politikası

Bu sebeplerin hepsi Güney Kafkasyada hali hazırda mevcut olan milli-etnik çatışmaların meydana gelmesinde görebiliriz. Hazırda o çatışmalardan daha çok Gürcüstan ve Azerbaycan rahatsız oluyor. Hatırlatmak lazım ki, SSBC-nin dağilmasından sonra bu cumhuriyetlerin ikiside yeterince zayıfdı. SSBC gibi büyük bir imperatorluğun yönetimi devletin dağılmasını istemedikleri gibi, bağımsızlık olmuş yeni cumhuriyetlerin güçlenmelerini de istemiyorlardı. SSCB-nin dağılmasının önünü almak için merkez çeşitli yollar denedi ve hatta Ağustos 1991-de SSBC-nın o zaman ki başkanı M. Qorbaçovun hakimiyetden uzaklaşdırılmasına çaba gösterildi. Bu çaba olumsuz olunca, o zaman bağımsızlığını almak isteyen cumhuriyetlere karşı siyasi, askeri baskılar arttı. İşte bunun sonucudur ki, Nisan 1989-da Tiflisin merkezinde yürüyüş geçiren dinç vatandaşlar üzerine sovyet askeri güçleri gönderildi. Ocak 1990-da ise sovyet ordusu Baküde sovyet rejimine karşı çıkmış olan silahsiz azerbeycanlılar üzerine sovyet silahlı kuvvetleri getirildi.

Bir tarafta milli devletçiliğin yeterince formalaşdırılmaması, bir taraftan ekonomik ve siyasi bağlantıların zayıflığı, bir taraftan demokratik değerlerin toplumda yeterince olmaması, temeli ise komunist diktatörlüğünden kurtulmuş halklarin milli kimlik uğrunda mücadelesinin bazen yeterince kontrol edilmemesi milli-etnik münasibetlerin karmakarışık ve düzensiz gelişmesine yol açtı. Güney Kafkas cumhuriyetlerinin bagımsızlıklarının ilk yıllarında milli-etnik çatışmalarının genişlenmesi milli devletlerin formalaşmamasından daha hızlı oldu. Böyle olunca bu gün agresif milli-etnik ayrımcılıkdan daha fazla zülm (zarar) çeken Azerbaycanın ve Gürcüstanın milli hükümetlerini bazı şaşkınlık karşısında koydu. Bu halde de Gürcüstanda Abhaziya, Güney Osetıya, Acarıstan, veAzerbaycan da ise Dağlık Karabağ ve Talış-Muqan bölgesinde milliyetçi-etnik süreçler hızlanmasına bir zemin yarattı. Güney Kafkasda milliyetçi-etnik çatışmalar teşfik edilmesinde yabancı güçlerin ve devletlerin güçlü etkisini görmek mümkündür. Başlıca olarak Rusyanın etkisi bu çatışmaların uzun süreli olmasına sebep olmuştur. Rusya her vasıta ile Güney Kafkas bölgesini kendi etki çerçevesinde tutmak istiyor ve bu bölgenin Avrupa ülkeleri ve NATO ile birleşmesini kendine bir tehdit gibi değerlendiriyor. Rusyanın dikkatinde Güney Kavkas ilk olarak, siyasi, ekonomi, ve güvenlik çizgisidir; yani, Rusya bu bölgede ciddi milli demokratikleşmenin oluşmasına, bölge halklarının dünya ve Avrupa ortamına siyasi ve kültürel bütünleşmesine özenle yanaşıyor ve Güney Kafkasda oluşacak demokratikleşmenin Rusyanın güneyinde kararlaşmış milli-etnik gruplara ciddi etki edebileceğinden kaçınıyor. Askarı bakımdan ise Güney Kafkas Rusya için bir tehlükesizlik şeritidir ve sırf bu serit Rusyayı NATO ülkelerinden ayırıyor. Bu bölgeyi kontrol altınada tutmakla Rusya NATO-nun bu bölgeye yerleşmesine, diğer bir sözle bölge dövletlerinin NATOyla ilişkilerini genişletmesine engel olmağa çalışıyor.

İkinci olarak, Rusya bölgenin enerji-petrol ve doğal kaynaklarını kontrol etmek istiyor: bildiğimiz gibi, hem Güney Kafkas zengin doğal kaynaklarına sahiptir, hem de Güney Kafkas Hazar havzasının ve Orta Asyanın zengin enerji ihtiyaçlarına açılan kapıdır. Hazirda enerji ihtiyaçları Avrupanın tehlükesizliğinin temin edilmesinde önemli kazanç elde edilebilecek meselelerden birirdir. Son yılların olayları  da gösteriyor ki, Hazar havzasinin enerji ihtiyaçlarına çıkış elde etmekle Avrupa ülkeleri enerji tehklükesizliyini daha güvenli şekilde temin edilebilirler. Avrupa ülkelerinin Hazar havzasının enerji ihtiyaçlarını alması için Rusyanın Avrupadaki enerji monopolisına son getirebilir. Sırf bunun için de Rusya Güney Kafkasdan açilan enerji koridorlarını ve buranın enerji kaynaklarını her vasıta ile kontrolünde saklamaya çalışıyor. Etnik-milli çatışmaların desteklenmesi ise Rusyaya herzaman bu bölgeye askeri müdahile etmek fırsatı veriyor. Ağustos 2008de Abhazya ve Güney Osetyanın işgal edilmsi bütün bunlar için bir kanıtıdır.

Üçüncü olarak, bölgenin jeopolitik durumunu kendi kontrolü altında tutmak istiyor. Bunlara nail olmak için Rusya hem bölge ekonomisini örnek gösteriyor (bölgenin pazarina denetleme yapıyor, bölgeye mali basınç yapıyor, bölgenin enerji-petrol kompleksini denetim altında tutmak istiyor), hem askeri basınç yapıyor (ermenistanda büyük askeri birlikler tutuyor, askeri müdahele ile korkutuyor), hem de bölgede etnik çatışmalar yaradıyor ve bu çatışmaların halline karşı çıkıyor. Güney Kavkasyaya denetim yaparak hem Orta Asyaya, hem de yakın Doğuda olanlara bazı etkiler yapıyor ve Rusyanın çıkarlarını daha yakından koruyabiliyor. Abhazya, Güney Osetya ve Dağlık Karabağ çatışmalarının oluşmasında Rusyanın direk katılımı vardır. Bu bölgelerin ayrımcı kuvvetlerine Rusya tarafından silah ve askeri yardım yapıldığıda ap açık bellidir. Abhazya ve Osetya Rusyayla sınırdir, Dağlık Karabağa ise Ermenistandan destekliyor. Rusya ise yeterince büyük ve güçlü bir devlettir ve onun müdahelesi durdurulmazsa o çatışmalarin çozülmesi baya bir zaman isteyecek. Gürcüstanda Acarıstan problemnini, Azerbeycanda ise Talış-Muğan problemlerinin ayrımcılığa çevrilmesinin zamanında karşısı alınmazsa da daha fazla büyük güçlerin bu bölgelere direk müdahele etmemek fırsatı ile bağlıydı. Dağlık Karabağ probleminin uzanmasinda Ermenistanın direk müdahele de dikkatten kaçırılmamalıdır.

Etnik problemlerin irellemesinin asıl amacları

Milli-etnik problemlerin hangi pozisyonda irerlemesi etnik grupların karşısına koydukları amaçlara da bağlıdır. Güney Kafkasda cereyan eden Abhazya, Güney Osetya ve Dağlık Karabağ problemlerinin bizzat denilebilir ki, bu çatışmaları ortaya  çıkaranları milli-kültürel gelişme ve otonomiden daha fazla toprak ayrımcılığı ilgilendiriyor. Bu çatışan güçler kendi haraketlerini her vasıta ile milli-özgürlük mücadelesiymiş gibi savunsalar da, arazi ayrılıkçılığından başka bir sonuç onları ilgilendirmiyor. Mesela, ermeni milliyetçi güçleri daha 19 yüzyılda Azerbaycan, Türkiye topraklarında milli-etnik meselelere bağlı agresif faaliyetlere başlamakla karşılarına koydukları amaç yalnız faaliyet gösterdikleri arazilerin Ermenistana birleştirilmesi olduklarını gizlemiyorlardı. Çatışmaların çözümü yönünde Dağlık Karabağ Ermenistana birleştirilmesinden başka bir çözümü de kabullenmek istemiyorlar. Bu amaca ulaşmak için Ermeni milliyetçi ayrımcıları Dağlık Karabağla beraber bu bölge çevresinde Ermenilerin yaşamadığı büyük bir arazi işgal etmişler. Bu arazilerden bir milyona yakın insan göç etmiştir. Bu işgalcilik politikasina Dağlık Karabağ Ermenilerinin kendi kaderlerini çizmek hakkı adı altında bağımsız Azerbaycan devletinin büyük bir arazisini işgal ettikleri için kendilerini haklı buluyorlar.
           
Güney Osetyada etnik çatışma başladığında bu dairenin Rusya arazisinde olan Kuzey Osetyayla birleştirilmesi mantığı da düşünüldü. Rusyanın Güney Osetyayı işgal etmesiyle bu mantığı da diyebiliriz ki, gerçekleştirmiş oldu. Adları sayılan dairelerin etnik problemin agresif ayrımcılığa dönüşmesi meselesi bu problemin ilk anından kendisini belli etmeye başladı.Azerbaycanda, Gürcistanda ve Ermenistanda SSCB-nin dağıldığı devirde milli harekat güçlüydü ve bu cumhuriyetlerde halkın iradesiyle seçilmiş güçler milli harekatlara başçılık ediyorlardı. Dağlık Karabağda, Abhazya ve Güney Osetyada çıkan olaylarsa halkın iradesiyle seçilmiş güçler değil, esasen sovyet döneminde tayin edilmiş kişiler başcılık ediyorlardi. Daha doğrusu onlar kenar güçlerin baskısıyla dairenin insanlarini kenardan verilmiş ayrımcılığın desteklenmesine yaklaştırılıyorlardı. Onun için de çok yakında adları geçen dairelerde milli-mücadele adı ile perdelenen harekatın agresif ayrımcı esası belli oldu. Buna göre de Güney Kafkasda cereyan eden milli-etnik çatışmaların karakterik hususiyetlerinden biri yalnız arazi ayrımcılığı meselesidir. Dağlık Karabağda, Abhazyada ve Güney Osetyada milli-etnik çatışmalar sloganları altında aslında arazi parçalanmasi uğrunda mücadele ediyorlardı. Güney Kafkasda milli-etnik çatışmaların karakterik taraflarından biri de bu çatışmaların güçlü propaganda kampanyasıyla eşlik edilmesidir.

Yani bu çatışmalar kendiliğinde büyük  rola sahip olduğunu gösteriyor. Hazırda bu etnik-milliyetci çatışmaların hızmetinde büyük propaganda rezervleri duruyor. Abhazya ve Güney Osetya ayrımcılarının arkasında Rusya gibi büyük bir devletin propaganda vasıtaları duruyorsa, Dağlik Karabağ çatışmasının arkasında Ermenistanin ve dünyanın büyük devletlerinde nüfus sahibi olan ermeni lobisinin propaganda vasıtaları duruyor.

Ne yazıkki, dünya birliği tarafından milli-etnik çatışmaları adı altında arazi iddialarının ve işgallerinin gerçekleşmesine doğru değer verilmiyor, ikili standartlar büyük siyasette kendini belli eder ki, bu etnik-milliyetciliğin tecavüzkarlığa dönüşmesine zemin hazırlıyor.

Bu propaganda yoluyla geniş faaliyetleriyle dünya halklarınının aklında bu çatışmalar hakkında bazı yalnış düşünce olsa bile gerçekleri gizlemek de mümkün değil. Bakmayarak ki, yalnış düşüncenin yaradılması da çatışmaların çözümünü etkiliyor. Rusya tarafından Abhaziyanın ve Güney Osetiyanın işgali bu bölgelerin bağımsızlaşması gibi anlatılsa da, gerçek şu ki, dünya ülkeleri o bölgelerin hiç birirnin bağımsızlığını kabullenmemiştir (Nikaraguadan başka).BMnin Baş kongresinin Mart 2008de kabul etdiği önergeyse Dağlık Karabağın Azerbeycan Cumhuriyetinin bir parçası olduğunu tastik ediyor.


Sonuç
“Dağlık Karabağ” veya Abazya ve Güney Osetya çatışmaları bazı çok iyi kurulmuş teorilere örnek gösterebiliriz. Ancaki bilim adamlarının düşünceleri mevcut teorileri kullanmak ve onları her hangi bir çatışmaya uygulamaktır, ek olarak, model ve mekanizmler bulmaya çalışıyorlar. Özellikle, Dağlık Karabağ gibi çok karmaşık durumlarda, veya Abhazya ve Güney Osetya gibi durumlarda, bu durumlarda yeni teorik içeren çözüm şarttır.
Güney Kafkasda cereyan eden etnik-milliyetci süreçler bir daha gösteriyor ki, böyle durumların gerçekleşmesi için dünya birliğinin ortak durumu dikkate alınarak hazırlanmalıdır. İlk olarak milli-etnik çatışmalara bağlı uluslararsı normlar ve talepler herkes tarafından aynı seviyede kabul edilmelidir ve onların tamamlanmasına aynı prensiple gösterilmelidir. Uluslararsı hukuk normlarıysa zorla ülkenin arazisinin değiştirilmesine izin vermiyorlar. Milli-etnik çatışmalarla bağlı uluslararası teşkilatlar tarafından kabullenen kurallar gerçekleştirilmelidir. İster Abhazya ve Güney Osetyanin işgal edilmesiyle bağlı, isterse de Dağlık Karabağ problemiyle bağlı şimdi BMT, Avrupa teşkilatlarının görüşü vardır. Bu görüşler hayata geçirilirse isimleri geçen çatışmalar ülkelerin arazi tümlüyü çerçevesinde çözülebilir. Nihayet bölge devletlerinin bu çatışmaların çözümü için ortak bir fikire ulaşmaları lazımdır. Bu bakımdan 2008 yılında Gürcistanda çıkan olaylardan sonra Türkiyenin yürüttüğü “Kafkasyada sabitlik ve işbirliği” paketi  berirli netice verebilir. Bu teklifin kabuledilmesi Kafkas cumhuriyetlerinin toprak bütünlüğünü, karşılıklı işbirliğini dikkate alıyor. Aynı tekliflerin kabuledilmesi Güney Kafkasyada cereyan yapan etnik-milliyetci çatışmaların da düzgün çözümlenmesine yol açabilir

Комментариев нет:

Отправить комментарий